"Eskimeyen kitaplar"

Kerkük evlerine sahip çıkmalıyız

Kerkük evlerine sahip çıkmalıyız

 

ABD'nin Irak işgaline ''destek'' vermemizi savunanların ortak gerekçeleri; ''yeniden yapılanmada iş kapmak'' şeklinde... Bu ''işler'' arasındaki yol, köprü, altyapı vb. gibi projelerin peşinde koşanlarımızın ise aklına hâlâ aynı saldırıda tahrip olan ''kültür mirasımız'' gelmiyor...

Örneğin, Bağdat 'ı süsleyen, hatta bazıları da Mimar Sinan 'a ait olan Osmanlı dönemi yapılarının da ''kurtarılmasına'' para ayırmasını ABD'den istemek, ''muhafazakâr - demokrat'' ların gündeminde yer alamıyor...

Oysa, ''yeniden yapılanacak'' ülkenin bundan sonra da yine ''Irak'' olabilmesi için de öncelikle ''tarihsel belgelerini'' yaşatmak gerekmiyor mu?..

'Kuzey Irak' kurbanı
Irak'ta en az Bağdat kadar ''perişan'' durumda olan bir başka tarihi kent ise Kerkük... Üstelik, geçmişiyle, etnik yapısıyla ve kültürüyle bir ''Türk kenti'' . Ülkesinin Bağdat, Basra ve Musul 'dan sonra da 4. büyük kenti...

Dahası Kerkük, bu savaşın ''sömürgeci'' amaçlarına uyan ''Kuzey Irak'' yapılanması içinde, kentin asıl halkını oluşturan ''Türkmenler'' in dışlandığı bir siyasal egemenliğin de kurbanı...

Bu süreç, aynı zamanda yine ''Türk mimarlığının'' Irak'taki zengin örneklerini oluşturan ''Kerkük evleri'' ile diğer anıtsal yapıların ''tümüyle sahipsiz'' kalarak, yok olmalarını da hızlandırıyor...

Bir 'Türkmen'in çabası
İşte böylesi bir dönemde, hatta ülkemiz kamuoyunun da Kerkük'ten ve bu kentteki kültür mirasımızdan adeta habersiz olduğu bir ortamda, Prof. Dr. Suphi Saatçi eşsiz duyarlılıkta bir hizmet yaptı... Daha doğrusu; doğduğu ve çok sevdiği ''memleketine'' karşı da hem ''vefa'' , hem de ''bilim'' borcunu ödedi...

Kerkük'ün kent tarihiyle birlikte kültürel dokusunu ve ''özgün eski evlerini'' inceleyip belgelediği doktora tezini, ''savaş sonrası'' gözlem ve incelemelerini de içerecek şekilde, kapsamlı bir ''kitap'' haline getirdi..

Bu duygu yüklü hizmete kaynak ayırarak çok anlamlı bir kültür görevini üstlenen ''Klasik Yayıncılık" da Suphi Saatçi ile birlikte aynı gururu paylaşmış oldu...

Kitabın ''kent'' le ilgili bölümünde; Kerkük'ü ikiye ayıran Hassa Suyu 'nun doğu kesimindeki ''Eskiyaka'' ile batısındaki ''Korya Yakası'' , haritalar, planlar ve fotoğraflar eşliğinde ayrıntılarıyla anlatılıyor. İlk yerleşme çekirdeğini oluşturan Kerkük Kalesi 'nin bulunduğu Eskiyaka'daki geleneksel Kerkük evleri ise ''Anadolu evleriyle'' olan kültürel akrabalıkları ve Mezopotamya sivil mimarisini yansıtan nitelikleriyle tanıtılıyor...

Tümüyle ''Türkçe'' olan adlarıyla; ''Dör'' denen bezemeli odaları, ''atebe'' denen karşılama mekânları, ''zerzemi'' denen yeraltı mahzenleri, ''terece'' denen nişleri, ''sırhana'' denen saklı eşya odaları, ''buharı'' denen ocakları, ''küplüğ'' denen serin depoları, ''tendir'' denen tandırları, ''tak'' denen tonozlu geçitleri ve tüm sanatsal özellikleri ile ustalık birikimleri, seçilmiş ev örnekleriyle ve mimari çizimleriyle belgeleniyor...

'Harabeye' döndüler...
Aynı zamanda Mimar Sinan Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu 'nun müdürü ve restorasyon hocası olan Prof. Suphi Saatçi, geçen mayıs (2003) ayındaki incelemelerinin sonucunu ise özetle şöyle aktarıyor: ''1997'de Kale'deki yıkımlardan geriye 40 sağlam ev kalmıştı... Şimdi, onarım gören 5-6'sı dışında tümü harabe halinde...''

Kerkük evleri, Türkiye sınırları dışında, ama ''Türkmen sivil mimarisi ve kent uygarlığının'' bir daha ele geçmeyecek örnekleri... Bu evlerden hiç değilse geri kalanları kurtarmak için, Irak'ın yeniden yapılanması projeleri arasına ''Kerkük'te restorasyon'' çalışmalarını da almak ise Türkiye'yi yönetenlerin tarihsel görevi...

Hele ki böylesi bir ''rehber kitabımız'' olduktan sonra...
 

Cumhuriyet - Oktay Ekinci - 16 Kasım 2003

Kaynak : Cumhuriyet gazetesi